Giriş Yap-Kayıt Ol
Bir Kelime Öğren
GESTALT |
Uzaktan Görü |
Pirokinesis |
Kelimeler
. | GESTALT |
. | Uzaktan Görü |
. | Pirokinesis |
. | Cadı Tahta |
. | Zombi |
Designed by: |
Bilim Felsefesi/Bilim Adamları
Yazar:Sultan Tarlacı
Gustav Fechner’e (1801–1887) ününü psikofizik üzerine yaptığı çalışmalar kazandırmıştır. Yaşamının son zamanlarında, büyüklük sanrıları ile Tanrının kendisini tüm gizemleri çözmek üzere seçtiğini iddia ettiyse de, bilime büyük katkıları oldu. Fechner, yaşamının önemli bir kısmını ruh-beden ikilisi ile ilgilenerek geçirdi. Ruh-bedenin temel olarak farklı yönleri olmasına rağmen, aslında aynı oldukları yargısına ulaştı. İkisi arasındaki açık fark, inceleme yollarından kaynaklanır.
|
Bilim Felsefesi/Bilim Adamları
Yazar:Sultan Tarlacı
Helmholtz (1821-1894) fizik ve fizyoloji alanlarında pek çok eser bırakmış bir araştırmacıdır. Çalışma arkadaşları arasında sinir biliminin diğer öncülerinden Emile du Bois-Reymond da vardı. Göz optiği üzerine yaptığı çalışmalarla oftalmoskopu keşfetti. Laboratuarında bir akımölçer geliştirdi. 1852’de ilk olarak bir kurbağa siyatik sinirinde, sinir iletisi hızını ölçtü ve bunu 83 metre/san olarak tespit etti. İnsan duyu sinirleri için yaptığı ölçümlerde de iletim hızını 50 ile 100 metre/san arasında ölçtü. O dönemde kabul edilen, düşünce ve hareketin eşzamanlı, sonsuz hızda olabileceği fikri sahneden silindi. Ardından 1860’ta Julius Bernstein, sinir iletisini aksiyon potansiyeli olarak adlandırdı ve sinir hücresi zarında kendiliğinden ilerleyen akım olduğunu öne sürdü.
|
Bilim Felsefesi/Bilim Adamları
Yazar:Sultan Tarlacı
Felsefeci, tıp doktoru, fizyolog ve psikolog olan William James (1842–1910), The Principles of Psychology/Psikolojinin İlkeleri’inde (1890), bilinçten derinlemesine bahsetmiştir. Bugün bile önemini koruyan bilinç, farkındalık, duyusal sistem üzerine çok değerli gözlemleri ve çalışmaları vardır. Bunları en güzel şekilde ve berrak olarak özetlemiştir. Hatta deneyimin değişikliğini anlamak için kendisine nitrik oksit anestezisi bile vermişti. Eğer, modern anlamda bilincin felsefi tartışmasının Descartes ile başladığı kabul edilirse, bilimsel zemine taşınması ve anlaşılması da William James tarafından sağlanmıştır denilebilir.
|
Astronomi/Büyük Patlama
Yazar:Sultan Tarlacı
Kesin hakikate gelince, bilen yoktur onu
Ne o bilinir ne de tanrılar
Ne de konuştuğum bütün bu şeyler hatta
Çünkü şans eseri biri son hakikati dile getirecek olsa
Kendi de bilmeyecek bunu
Çünkü her şey tahminlerden dokunmuş bir ağdan ibaret.
Ksenofanes (MÖ 6. yy)
|
Bilim Felsefesi/Bilim Adamları
Yazar:Sultan Tarlacı
Penfield’in daha öncelere uzanan deneysel çalışmaları (1958) sinir bilimlerine büyük katkılar yaptı. Penfield bilincin beyinde bir bölgede yerleşik olmadığını, sinir hücresi çalışması ile birlikte topluca oluştuğunu düşünüyordu. Orta beyin (diensefalon) ve talamus bölgesinin bilincin yeri olabileceğini öne süren Penfield, bilinci bellekle ilişkilendirerek şöyle diyordu (1968):
|
Bilim Felsefesi/Bilim Adamları
Yazar:Sultan Tarlacı
1949’da Giuseppe Moruzzi ve Horace Winchell Magoun (1907-1991) beyin sapındaki ağsı yapıyı (retiküler formatio) keşfettiler.[1] Yaptıkları çalışmada üst beyin sapı (mezensefalik) ağının bilinç durumuyla bağlantısını ortaya koydular. Ağsı yapının hasara uğraması durumunda, hayvanlarda hareket yokluğu ve koma durumu olduğun gösterdiler. Duyusal, işitsel ve ağrılı uyaranlar uyanıklık yanıtını elde etmede bu durumda yetersiz kalıyordu.
|
Bilim Felsefesi/Bilim Adamları
Yazar:Sultan Tarlacı
1990’li yıllarda pozitivist düşüncenin etkisiyle bakış açıları değişti. Nörobiyoloji, felsefe, kuantum fiziği gibi birçok bilimsel alanda bilinç konusu adeta “ilgi odağı” haline geldi. Bilimin belli alanlarında artık olgunluk aşamasını da geçen birçok bilimadamı tarafından, tartışılan iddialı kitaplar yayımlanmaya başlandı. Bunlar arasında göze çarpanlar, İngiliz matematikçi ve kara deliklerin yapısı üzerinde önemli keşifleri olan Roger Penrose, DNA’nın moleküler yapısının keşfi nedeniyle 1962’te Nobel ödülü alan biyofizikçi Francis Crick, sinaptik ileti üzerine olan çalışmaları nedeniyle 1963’de Nobel ödülü alan nörofizyolog John Carew Eccles (1989), 1972’de Nobel ödülü alan biyokimyacı Gerald Edelman (1989), holografik beyin-bilinç teorilerini oluşturan Nobel ödüllü fizikçi David Bohm (1917-1992), nörofizyolog Karl Pribram sayılabilir. Kendi alanlarında bilime yenilikler getiren bu kişilerin, kendi alanlarının dışında (!) bilinç konusunda halen tartışılan fikirler öne sürdüler.
|
Bilim Felsefesi/Bilimin Anlamı
Yazar:Sultan Tarlacı
MÖ 4000 Afyon bitkisinin, duygudurum üzerindeki neşelendirici etkileri Sümer kayıtlarına geçti., MÖ 2700 Shen Nung, akupunkturun başlangıcı. MÖ 1700 Sinir sistemi hakkında ilk yazılı kayıt; Edwin Smith'in cerrahi papirüsü. Omurilik yaralanması olanların tanı ve tedavisinden bahsedildi. İlk olarak “beyin” kelimesi sembolleştirildi.
|
Bilim Felsefesi/Bilimin Anlamı
Yazar:Sultan Tarlacı
Bilim, sürekli kullanımda olan, ama sürekli onarılan bir bina gibidir; sürekli büyür ve kendine yeni eklemeler olur. Thomas Kuhn bilime olan katkıyı, “normal” ve “devrimci” olarak ikiye ayırır. Normal bilim, bilimsel çalışmanın, kabul edilmiş bir inanç ve uygulama bütünü içinde yürütüldüğü halde, devrimci bilim Newton’un mekaniğinden göreliliğe geçiş gibi kökten değişiklikleri ifade eder.[1]
|
Haberler/Son Haberler
Yazar:Sultan Tarlacı
Evrendeki radyo dalgalarını haritalayan bir ekip, saatte üç kez dev bir enerji patlaması yayan olağandışı bir şey keşfetti ve bu, gökbilimcilerin daha önce gördüğü hiçbir şeye benzemiyor. Ve bize gerçekten çok yakın -- yaklaşık 4000 ışıkyılı uzaklıkta. Galaktik arka bahçemizde. MÖ 2 bin yıllarında gönderilmiş olabilir ya da o zamana ait... Kaynak darbelerinin her 18.18 dakikada bir, bildiğimiz kadarıyla daha önce gözlemlenmemiş olağandışı bir düzenli olduğu tespit edildi. Daha kapsamlı bir araştırma, Ocak-Mart 2018 arasında 71 sinyal-vuru tespit edildi. Darbe genişlikleri 30 ila 60 s arasında değişir ve bazen 0,5 s'lik zaman çözünürlüğümüzde çözülmemiş birçok 'dikenli' patlamayı içeren, diğer zamanlarda 10-30 s genişliğindeki alt darbeleri gösteren saatlik zaman ölçeklerinde gelişir. Sinyal parlayan yıldızlarda, ötegezegenlerden ve beyaz-cüce/M-cüce radyo emisyonu gibi bilinen fenomenlerle açıklanamıyor ve bunların hepsi bu mesafeden çok sönük kalacaktır. Belki de bu bize gönderilen bir mesajın alfabesi olabilir, her biri bir harf! Şifre çözücüler nerede? Ya da KAYNAĞIN ne olabileceğini araştırmak için uzaktangörü çalışmacıları?
|
Powered by AlphaContent 4.0.7 © 2008-2025 - All rights reserved