Giriş Yap-Kayıt Ol
Bir Kelime Öğren
GESTALT |
Uzaktan Görü |
Pirokinesis |
Kelimeler
. | GESTALT |
. | Uzaktan Görü |
. | Pirokinesis |
. | Cadı Tahta |
. | Zombi |
Designed by: |
Bilim Felsefesi/Bilim Adamları
Yazar:Sultan Tarlacı
Daha sonraları, psikoloji alanında Davranışçılık ön plana çıktı. Bu hareketin kurucusu psikolog John Broadus Watson’du (1878-1958). 1913’te “Psycology as a Behaviorist Views It” adlı makalesini yayınlamasıyla Davranışçılığın tarihi başlar. Burada Watson, Wundt’un öne sürdüğü de dahil her türlü içebakışa (içgözlem) karşı olduğunu öne sürer. Psikolojiyi nesnel bir bilim düzeyine yükseltmek isteyen Watson, sınanması ve doğrulanması olanaksız, bilinç durumlarını inceleyen içebakışa tepki göstererek, DAVRANIŞı, bu bilimin inceleme konusu, GÖZLEMi de yöntemi olarak kabul eder.
|
Astronomi/Büyük Patlama
Yazar:Sultan Tarlacı
Yıldızlar da insanlar gibi doğar, yaşar ve ölürler. Güneşimiz de bize en yakın yıldızdır. Yıldızlar kütle olarak Güneş’imizin 0,1-100 katı ağırlığında olabilir. Kütlesi 20-50 kat olanlar, hızlı yaşar ve birkaç milyon yılda yakıtlarını tüketir. Güneş kütlesindeki bir yıldız ise 10 milyar yıl yaşamını sürdürebilir. Güneş’ten küçük yıldızlar ise daha uzun yaşar.
|
Parapsikoloji Genel/Psikokinezi
Yazar:Sultan Tarlacı
Bilim dediğimiz kavram, doğadan elde edilen bilginin sistematik hale getirilmesidir. Doğanın başlangıçtan beri var olan kendi kuralları vardır. Bu kuralların bazıları çok net ortaya konulabilirken, bazıları bizim anlayışımızı zorlamakta ve mantığımızla bile çelişmektedir. Doğayı ve işleyişini anlama çabamızın, yani bilimsel bilgi üretmemizin sonu gelmeyecektir. Muhtemelen doğanın gerçek işleyişini hiçbir zaman anlayamayacağız ve gerçeğin tahtının yamacına ancak yaklaşabileceğiz. Doğadaki işleyişin tamamının bilindiği sanrısına kapılarak neyin bilimsel olduğunu neyin olmadığını kesin çizgilerle belirlemeye çalışmak en hafif tabir ile “komik”tir. Günümüzde gelinen noktada kuantum fiziğinin biyolojik yapılarda işleyişini görmek, bunun en açık örneğidir. Doğa işlerken bizim bilimimizin kurallarını bilmez ve hatta dikkate bile almaz. Doğa bize bazen “anomaliler” ile göz kırpar. Kuralları biz doğadan öğreniriz ama doğaya ondan öğrendiğimiz kuralları dayatamayız. İnancımız ne olursa olsun, teorik fikirlere destek olunmalı ve deneyle ortaya konan kanıtlar dikkate alınmalı, aynı deneysel yoldan gidilerek kanıtlar güçlendirilmelidir. Çıkan deneysel sonuçların (evrene veya deneye katılımcı olmak) mistik yaklaşımları çağrıştırması veya mistik yaklaşımları daha sağlam temellere oturtmasına bakıp, deneysel sonuçları yok saymak sorunu çözmeyecektir. Fizik kitaplarını tekrar yazmak gerekse bile bu cesareti göstermeliyiz.
|
Astronomi/Büyük Patlama
Yazar:Sultan Tarlacı
Büyük patlama düşüncesi 1920’lerde ortaya atılmış ve ancak 1965’te kozmik arka plan ışınımının ortaya konulması ile doğrulanmıştır. Bu ışınım, evrenin çok sıcak, şiddetli ve ani bir başlangıçla ortaya çıktığının açık kanıtıydı. Buna rağmen, 1960’larda, her devrimci teoride olduğu gibi, evrendeki tüm maddenin büyük patlamanın ilk 3 dakikası içinde oluştuğu fikrini komik bulup, kahkahalarla gülen bilimadamları da sıkça görülmekteydi. Oysa bütün kanıtlar yavaş yavaş evrenin sonlu bir zamanda ortaya çıktığını göstermekteydi. Ex nihilo nihil fit (hiçbir şeyden hiçbir şey doğmaz) daha anlaşılır hale geldi. Kuramı destekleyen önemli deliller art arda tespit edilmeye başlandı. Evrenin genişlediğinin tespiti tam bir sürpriz oldu. Çünkü o zamana kadar inanılan, “durağan evren” modeliydi. Yani evren sonsuzdan beri hep vardı. Durağan evren modeli Aristoteles’e kadar uzanmaktaydı.
|
Astronomi/Yıldızlar
Yazar:Sultan Tarlacı
Yıldızlarda insanlar gibi doğar, yaşar ve ölürler. Güneşimiz de bize en yakın yıldızdır. Yıldızlar kütle olarak Güneş'imizin 0.1-100 katı ağırlığında olabilirler. Kütlesi 20-50 kat olanlar, hızlı yaşarlar ve bir kaç milyon yılda yakıtlarını tüketirler. Kütleleri M<1.4 M0 (M0 = Güneş Kütlesi) olan bir yıldız ise yaklaşık 10 milyar yıl yaşamını sürdürebilir. Güneş'ten küçük yıldızlar ise, kütleleri yine M= 0.5 M0 eşik değerinin altına düşmedikçe daha uzun yaşarlar. Yaklaşık 9 milyar yıl önce, güneşimiz ve etrafındaki gezegenler oluşur. Ancak 9 milyar yıl önce oluşan ne Güneş’in, ne de gezegenlerin, bu günkülerle fiziksel, kimyasal, kütlesel, enerjisel bakımdan hiçbir benzerlikleri yoktu. Bu konu oldukça spekülatiftir.
|
Astronomi/Büyük Patlama
Yazar:Sultan Tarlacı
Evrenimizin sonsuza kadar genişleyeceğini ya da bir süre sonra kendi üzerine çökeceğini anlamamızı sağlayacak olan bilgi, evrenin kütlesel yoğunluğunun ne kadar olduğudur. Genişleyen bir evrende herhangi iki nokta arasındaki uzaklık sürekli olarak artar. Evren-uzay üç boyutlu olduğundan, hacimde artışa neden olur. Evren genişlerken birim hacimdeki yoğunluk azalır. Buna göre, evren 2 kat genişlediğinde yoğunluk 8 kat azalır (23=8).
|
Parapsikoloji Genel/Psikokinezi
Yazar:Sultan Tarlacı
Parapsikolojik araştırmalar klasik bilim insanlarınca acımasızca eleştirilmektedir. Diğer yandan kendilerini parapsikolojiye inanan ve araştırmalara da katılan birçok bilim insanından (Brian Josephson, Lord Rayleight, Joseph Thomson, Charles Richet, Henri Bergson, Santiago Cajal, Albert Einstein, Sigmund Freud…) daha akıllı da kabul ederler. Parapsikolojik olayları ciddiye alanlara kızar ve aşağılarlar. Araştırma yapanları da sahtekâr, yalancı, şansa dayalı sonuç bulma, gizli ipuçlarından yararlanma, yanılsama ve istatistiksel taraf tutma şeklinde suçlarlar. Dürüst olarak “bu konuda fikir beyan edecek bilgi sahibi değilim” de demezler. Parapsikolojik iddialar için sıra dışı kanıtlar ararlar ama sıra dışı kanıtın ne kadar sıra dışı olması gerektiğini ise söylemezler. Bu sansür sadece bireysel seviyede kalmaz, çoksatan (125 bin abonesi olan) Science gibi bilimsel dergiler bu tür yazıları yayınlamaya cesaret edemez veya bilerek yayınlamazlar. Dolayısı ile okuyanları da gizli sansürü bilmeden yaşarlar.
|
Bilim Felsefesi/Bilim Adamları
Yazar:Sultan Tarlacı
Whitehead (1861-1947), olaylara ve nesnelere, algılara oranla öncelik tanıyarak doğa felsefesini kurmaya çalıştı. Amacı, algılar dünyası ile bilim dünyası arasında bir uzlaşma kurmaya yöneldi. Doğanın ikiye bölünmesini kabul etmiyordu. Ona göre doğa ancak kendi oluşu içinde kavranabilirdi. 1930’lardan sonra metafiziksel bir bakış açısı kazandı ve tarafsız, non-animist, birleşik-deneyselci (panexperientialist) bir tekçiliği savundu.
|
Bilim Felsefesi/Bilimin Anlamı
Yazar:Sultan Tarlacı
René Decartes “Yalnızca hayvanlar durmaksızın vücutlarını besleyecek besini bulmakla uğraşırlar, ...insanların, temel düşüncesi, ruhun gerçek besini olan bilgeliği aramak olmalıdır”[1] der. Bu bilgeliği arayan da biliminsanıdır. Biliminsanları, didinip duran işçi karınca gibidirler. Dev bir bilgi hazinesinin oluşmasına yardımcı olan birer hizmetkârdan başka bir şey değildirler. Tarihin belli bir döneminde oluşmuş stoktan alıp, buna biraz da kendilerininkini katarlar. Her biliminsanının çabası bilgi okyanusuna bir damla mürekkepli su katmak gibidir.
|
Astronomi/Büyük Patlama
Yazar:Sultan Tarlacı
Bu evrede güneşimiz ve etrafındaki gezegenler oluştu. Güneşimizin uzaklığı 149 milyon km, kütlesi 2•1030 kg (yani 332,950 Dünya kütlesi), kendi çevresinde bir tur dönüşü 25 Dünya günü sürer. Yaklaşık saniyede 217 km hızla Dünya ve diğer gezegenleri de beraberinde galaksimizde sürükler. %90 hidrojen+%10 helyum ve çok az miktarda ağır elementlerden oluşur. Bu zamandan sonra, 10 milyar yıllık ömrü daha vardır. Günümüzde ise yakıt kaynaklarının yarısını tüketmiştir ve kalan ömrü yaklaşık 5 milyar yıldır. Güneşimiz tipik düşük kütleli bir yıldızdır. Hidrojeni sürekli yanarak iç kısmında helyuma dönüşür. Helyum genelde atıl bir iç çekirdekte toplanır. Nükleer reaksiyonlar ise bu çekirdeğin dış kısmında (füzyon) gerçekleşir. Çekirdeğin kendisi bu aşamada ısı üretimine katkıda bulunmaz.
|
Powered by AlphaContent 4.0.7 © 2008-2025 - All rights reserved