Bilimadamları aranıyor: Wanted! |
S. Mehmet Temizel tarafından yazıldı.
|
Öne sürülen her teorinin eksik ya da kabul edilebilir yönleri vardır. Ancak, bilimin kabul edilmiş geleneksel anlayışlarına karşı çıkan teoriler, her zaman ciddi dirençle karşılaşırlar. Buna ideolojik anlayışları da ekleyebiliriz. Oysa bilim dünyasındaki ilerlemeler, yeni teorileri araştırmakla mümkün olmaktadır. Paranormal fenomenlerin deneysel sonuçlarının, mistik unsurları çağrıştırmasını gözönüne alarak, bu araştırmaları yok saymak ne bilime ne de insanlığa fayda sağlar. Eğer doğa, belli şartlar altında oluştuğuna inandığımız kurallarımızı, “anormallik” gösterip çiğniyor ise, bunun da bilimsel ifadesini ortaya koymak zorundayız. Bilimsel kuralımıza, denklemimize uymuyor veya geçerli kuralı bulamıyoruz diye, potansiyel devrim taşıyabilecek bir anomaliyi yok sayamayız. Belki karşılaştığımız anomali yeni bir denklemin habercisidir.
|
Son Güncelleme: Pazar, 04 Ocak 2015 11:01 |
Para Etmeyen Psikoloji: Parapsikoloji |
|
|
|
Sertaç Mehmet Temizel tarafından yazıldı.
|
Salı, 19 Şubat 2013 16:22 |
Parapsikoloji’ye bilimdalı gözüyle bakılmazken, “kuantum” sözcüğünün popülaritesinden faydalanılarak “kuantum mekaniği”yle alâkası olmayan Kuantum NLP, Kuantum Düşünce, Kuantum İş Yönetimi, Kuantum Koçluk, Kuantum Seks, Kuantum Tıp, Kuantum Zayıflama ve Kuantum Öğrenme gibi saçma-sapan adlarla “para kazanma” çabasını sosyal yaşamımızda yaygın olarak görmekteyiz. Bu “kuantum” çorbasına eklenen “spirtüel” sosla da işe gizem katılmak istenmektedir. Ama diğer yandan spritüel konular kapsamında sayılan, reenkarnasyon, öte âlem ve bazı ruhsal fenomenler, televizyon kanallarında konunun uzmanı olduğu varsayılan kişilerce tartışılmakta ve hiçbir sonuç elde edilememektedir.
|
Son Güncelleme: Pazar, 21 Nisan 2013 19:21 |
Sultan Tarlacı tarafından yazıldı.
|
Salı, 19 Şubat 2013 07:04 |
1. Tekrar sorunu
Bilimde, bir olgu çeşitli araştırmalarda tekrar tekrar gösterilmedikçe doğrulanmış kabul edilmez. Dolayısıyla, parapsikolojiye yöneltilen en önemli eleştiri, başka araştırmacılarla ortaya konulabilecek önemli bir psi kanıtı bulunamamasıdır. Bu soruya yanıtı parapsikoloji, meta analiz tekniğiyle verdi. Bu istatistik tekniği, belirli bir olguyla ilişkili birikmiş araştırmaları tek bir deney olarak, her araştırmayı ise tek bir gözlem olarak değerlendirir.
|
Star Gazetesi Röportajı: Uzaktangörü ve durugörü |
|
|
|
Sultan Tarlacı tarafından yazıldı.
|
Pazartesi, 18 Şubat 2013 09:50 |
Siz bir nörologsunuz, hatta TÜBİTAK'tan ödül almış birisiniz. Nasıl ilgi duymaya başladınız bu konulara? Benin parasikolojik konulara ilgi duymam, çoğu kişi gibi çocukluğumdan başladı. Lise yıllarında bir çok parapsikolojik konuyla ve kuantum fiziği ile ilgilendim. O zamanlar merak duygusu ve bilinmeyene olan ilgiydi. Aynı ilgi yıllarca devam etti ve konuya en yakın olan sinir sistemi hastalıkları doktoru oldum. Beyin ve sinir sistemi, mistisizmle bir aradaydı çünkü. Daha sonraları işi daha da ileri görürerek 2003 yılında NeuroQuantology adlı, uluslararası bir bilimsel dergi yayınlamaya başladım. Derginin amacı, beynin ve bilincin sınırlarının nerelere ulaştığını kuantum fiziği açısından ele almaktı. Çok ilgi gördü ve dergi 2008 yılında uluslararası indekslere kabul edildi. Bu çok önemliydi, çünkü, Türkiye’de 950 akademik-bilimsel dergi var ve sadece 59 tanesi uluslararsı indekslere girebilmiştir.
|
Habertürk Röportajı: Uzaktangörü, durugörü ve katilin peşinde |
|
|
|
Sultan Tarlacı tarafından yazıldı.
|
Pazartesi, 18 Şubat 2013 09:48 |
Bu yeni bir bilim sanıyoruz. Aslında tarihi eski ama yeni keşfedilmiş gibi sanki… NöroKuantoloji nedir? Biraz bahsetmeniz mümkün müdür? Evet, NöroKuantoloji, yeni bilimin adı. Henüz 8 yaşında, bilimin tarihine bakıldığında emekleme aşamasında. 2002 yılında ülkemizden doğdu. Bugün artık tüm dünyada ilgili camiada bilinen bir dal. NöroKuantoloji, herkesin çok konuştuğu, “Kuantum Beyin, Bilinç” ifadelerinin akademik adı. Temelde iki ayağı var NöroKuantoloj’nin. Birisi, kuantum fiziğinde ölçme sorunu denen ve 90 yıldır kafaları kurcalayan tartışmaları konu ediniyor. Kuantum fiziğinin, insan bilinci ile ya da gözleyen birisi ile ilişkili olabileceği, bundan yaklaşık 100 yıl önce, kuantum fiziğini kuran babaları tarafından öne sürülmüş. Bu konuda geniş tartışmalar yaratmışlar. Ancak, ne hikmet ise, kuantum fiziğinde bilinçli kişinin ya da bilinçli bir gözlemcinin rol oynayabileceğini tartışanlar, yaklaşık 80 yıl fizikçiler oldu. Bilinçle ilgilenen sinir bilimciler ise bu konudan hiç haberdar olmadı ya da önemsemediler. Son 20 yıldır, artık sinir bilimciler de fizikçilerle bu konu üzerinde, beraber tartışmaya başladılar. Hatta hatta bilinç ve kuantum fiziği konulu ortak uluslar arası kongreler yapılır oldu. Bu tartışmanın merkezinde, bilinçli gözlemci yani insan yatıyor ve insanın, evrenin “oluşları” üzerinde sonuç belirleyici etkisi olabileceğini öne sürüyorlar.
|
Son Güncelleme: Pazartesi, 18 Şubat 2013 09:50 |
|
Durugörü nedir? BİL-YAY vakfı semineri ve Ceviz Kabuğu Programı |
|
|
|
Sultan Tarlacı tarafından yazıldı.
|
Cumartesi, 16 Şubat 2013 22:05 |
solty1970 videoları Dailymotion'da |
Son Güncelleme: Perşembe, 07 Kasım 2013 13:40 |
Ölüme Yakın Deneyim karbondioksit artışıyla mı ilişkilidir? |
|
|
|
Sultan Tarlacı tarafından yazıldı.
|
Cumartesi, 16 Şubat 2013 22:00 |
Ölüme Yakın Deneyim (ÖYD) bir çeşit beden dışı deneyimdir ve kişinin bilinçli zihninin fiziksel bedeninden ayrılarak deneyimlediği bir durumdur. ÖYD esnasında tüm yaşananların üç boyutlu bir yeniden gösterimi yaşanır. Ancak bu ardışık bir film izleme gibi değildir. Bir anda oluşur. Her şey çok hızlı olmasına karşın, her şeyi anımsamaya olanak verecek kadar yavaştır. Yaşamdaki her türlü duyguyu, sevinç ve üzüntüleri deneyimler kişiler. İlişkide bulundukları kişilerinde tüm duygularını hisseder kişiler. "Diğer tarafta" edinilen bilgi ardışık değil, "kütleler halinde" gelir. Tüncedeki sözcükler veya filmdeki sahneler gibi ardışık biçimde dizilmek yerine, tüm bilgi, kişinin bilincine bir anda adeta "patlar". Bu bilgi kümeleri ardışık olmadıklarından, bunları sözcüklere dönüştürüp anlatmak çaba gerektirir. Bazen insan anlayışının ötesinde kavramlar ve dil gerektirir.
|
Parapsikoloji Kuramları: Tarihsel Olanlar |
|
|
|
Sultan Tarlacı tarafından yazıldı.
|
Cumartesi, 16 Şubat 2013 21:46 |
Tüm canlılar üzerinde değişik yöntemlere dayalı deneyler yapmaktan, hassas kişiler ve kendiliğinden ESP vakaları ile ilgili doneler toplamaya, enerji alanlarını kaybeden cihazlar kullanmaya kadar çeşitli' şekillerde uygulamalı olarak yürütülen parapsikolojinin kuramsal yönü de giderek ağırlık kazanmaktadır.
|
İlkel Topluluklarda Paranormal Tezahürler |
|
|
|
Sultan Tarlacı tarafından yazıldı.
|
Cumartesi, 16 Şubat 2013 21:45 |
İlkel topluluklarda, doğayla haşır neşir bir halde yaşayan yerli (aborigines) dediğimiz insanlar uzun bir süre dir, özellikle Avustralya'daki doğal çevreleri içinde, antro pologları ile paikologların çalışma konusu olmaktadırlar: Bu tür bir araştırmayı yürüten bir antropolog, parapsikolojik çalışmalar hakkında pek bilgili olmadığı halde,yerlilerin kendi aralarında paranormal bir iletişim içinde bulundukları ve durugörü yeteneğine sahib oldukları gerçeği ile Yüzyüze gelecek ve hayretler içinde kalacaktır.
|
Hiss-i kabl-el vukû ve Çerçeve Sürüklenim: Olmuşları bilme, olacakları haber verme Kerameti |
|
|
|
Prof. Dr. Uğur Kaynak tarafından yazıldı.
|
Salı, 12 Şubat 2013 21:33 |
Eskiden (sadece eskiden mi?) Anadolu’da icra-i sanat eden, kısaca “Efendi” de denilen Evliyullah Hazretlerini ziyaret eden fakir müridleri veya sevenleri, elleri boş gitmezlerdi. “İçeri Oda”ya ise mutlaka bir teşrifatçı tarafından götürülüp, özel bir yere veya herhangi bir yere oturtulurlardı. Bu sırada Teşrifatçı, gelenin önce soyadını, sonra adını söylerse, eli boş geldi demekti. Eğer önce ikamet ettiği yer söylenilirse, misafir koç veya çebiş (teke) getirmiş demekti. Eğer teşrifatçı sağ kulağını ellerse Horoz, sol kulağını ellerse tavuk, burnunu ellerse hindi, sağ kaşını düzeltirse kaz, sol kaşını düzeltirse ördek, bıyığını sıvazlarsa tereyağı, sakalını sıvazlarsa, bal, hafifçe öksürürse meyve, Bir arzunuz var mı derse hac için helallik para…getirmiş demekti.
|
Son Güncelleme: Cumartesi, 02 Mart 2013 15:30 |
|