İngilizce, Clairvoyance. Normalde agısal deneyimlerimiz duyular ile olur ve durugörü bunun sıradan duyular dışında algılanan tipidir. Normal olan günlük duyularla (görme-işitme) yoğun bir veri girişi olur ve daha güvenilirdir duyularımız. Uzaklığa bağımlıdır ve belli uzaklığın dışındaki sesleri ya da görüntüleri göremeyiz. Doğrudan duyusal alıcı organlara etki ile ortaya çıkarlar: göz, kulak gibi. Sıklıkla da bu duyusal girdiler bilincimize ulaşırlar. Uzaktan görüde ise, silik veriler algılanır ve güvenilirleri azdır, net değildirler, solukturlar. Ancak, uzaklıktan ve zamandan bağımsızdırlar. Çoğunlukla da, beyinde ağır basan normal duyular tarafından bastırılırlar. Ezilirler. Bu nedenle bilince ulaşmaları sıklıkla engellenir. Ancak belli durumlarda, yarı uykululuk hali ama farkındalığın devam ettiği bir durumda, rüyalar esnasında bilincin baskılayıcı etkisi azaldığından duyudışı algılamaya daha açık hale geliriz. Bir çok durugörü çalışması ve araştırması, günlük hayatta işe yarar bir şey olarak araştırılmasından dolayı “bilinçli” durugörü şeklinde yapıldığından, uzaktangörülerin netliği azalır ve etkisi zayıflar. Özellikle, uzak gelecek durumlarında ve karmaşıklığın arttığı durumlarda, bilinmenin keskinliği de azalmaktadır.