Parapsikoloji Genel
II. Uluslararası parapsikoloji konferansındaki konuşmamım deşifresi: 24 Mayıs 2009 PDF Yazdır e-Posta
Sultan Tarlacı tarafından yazıldı.   
Salı, 12 Şubat 2013 21:30

Sevgili konuklarımız, şimdi de, kendi ülkemizden değerli bir bilim adamını dinleyeceğiz. Konferansımıza Sn. Dr. Sultan Tarlacı’nın “Psikiyatri ve Bilişsel Sinir Bilimlerinde Kuantum Görüşüne Duyulan İhtiyaç” başlıklı konuşmasıyla devam ediyoruz. Dr. Sultan Tarlacı 1995 yılında tıp doktoru, 2000 yılında nöroloji uzmanı oldu. 2000 yılında Beyin Araştırmaları Derneği “Araştırma-Teşvik Ödülü”nü, 2001 yılında “TÜBİTAK Beyin Araştırmaları Derneği Araştırma Teşvik Ödülü”nü ve 2003 yılında Türkiye Gazeteciler Derneği “Sedat Simavi Sağlık Bilimleri Ödülü”nü almıştır. Tük Nöroloji Derneği adı altında hizmet veren Nörolojik Yoğun Bakım ve Kognitif Nörobilim Dalında’da çalışma üyesidir. 2003 yılında yayımlanmaya başlanan Nörokuantoloji Dergisi’nin yayımcısı, isim babası ve baş editörüdür. Sinir bilimleri üzerine yurtiçinde ve yurtdışında yayımlanan birçok dergide bilimsel makaleler yazmaktadır. Sn. Dr. Tarlacı’yı konuşmasını yapmak üzere buraya davet ediyoruz.

 
Ölüme Yakın Deneyim karbondioksit artışıyla mı ilişkilidir? PDF Yazdır e-Posta
Sultan Tarlacı tarafından yazıldı.   
Salı, 12 Şubat 2013 21:19

Ölüme Yakın Deneyim (ÖYD) bir çeşit beden dışı deneyimdir ve kişinin bilinçli zihninin fiziksel bedeninden ayrılarak deneyimlediği bir durumdur. ÖYD esnasında tüm yaşananların üç boyutlu bir yeniden gösterimi yaşanır. Ancak bu ardışık bir film izleme gibi değildir. Bir anda oluşur. Her şey çok hızlı olmasına karşın, her şeyi anımsamaya olanak verecek kadar yavaştır. Yaşamdaki her türlü duyguyu, sevinç ve üzüntüleri deneyimler kişiler. İlişkide bulundukları kişilerinde tüm duygularını hisseder kişiler. "Diğer tarafta" edinilen bilgi ardışık değil, "kütleler halinde" gelir. Tüncedeki sözcükler veya filmdeki sahneler gibi ardışık biçimde dizilmek yerine, tüm bilgi, kişinin bilincine bir anda adeta "patlar". Bu bilgi kümeleri ardışık olmadıklarından, bunları sözcüklere dönüştürüp anlatmak çaba gerektirir. Bazen insan anlayışının ötesinde kavramlar ve dil gerektirir.

Son Güncelleme: Salı, 19 Şubat 2013 07:10
 
Sarai Sierra: Uzaktangörü ile Yer Bilgileri Analizi PDF Yazdır e-Posta
Evrenin Dili tarafından yazıldı.   
Salı, 05 Şubat 2013 06:36

Aşağıdaki bilgiler Sarai Sierra'nın canlı veya ölü olarak bulunduğu yeri tanımlamak için uzaktangörü yöntemiyle toplanmıştır. Bu bilgilerin hiç bir bilgi sahibi olmadan, sadece duyular dışı algı ile elde edildiğini bilerek konuyu okumakta yarar var. Elde edilen bilgiler nasıl öldürüldüğü, ölü veya canlı olup olmadığı, bulunabileceği konumla ilgili çok dikkat çekici benzerlikler göstermektedir. Elbette Sierra' nın bulunduğu yer konusunda yanlış bilgiler de elde edilmiş ve tüm bilgiler kayıt altına alınmıştır. Elde ettiğimiz bilgileri terazinin kefelerine koyduğumuzda, uzaktangörü ile bulunduğu yer açısından anlamlı bilgiler elde edildiğini göreceksiniz. Bu bilgilerin duyular dışı algı ile ve ek olarak hiç bir polis bilgisine sahip olmadan elde edildiğini unutmadan okumanız ve yorumlamanız gerektiğini hatırlatırız. Burada sunulan bütün bilgiler cesedi bulunmadan önce sitemizin FORUM kısmına kaydedilmiştir. Yazılanları  olduğu gibi forumda okuyabilirsiniz.... Şimdi tespitlerimizin uyumuna ve uyumsuzluklarına bakalım:

Son Güncelleme: Pazar, 04 Ağustos 2013 09:20
 
22 Gün Önce: Depoda Patlama veya Yangın e-Posta
Evrenin Dili Yönetimi tarafından yazıldı.   
Pazar, 27 Ocak 2013 18:39

04 Ocak 2013'de kaydedilen bir öngörü, Gerçekleşme 27 Ocak 2013. Çok güçlü olmasa da iyi bir öngörü: Öngörünüz: "Kimyasal bir koku.. İlaç gibi.. Büyük, depo kapılarına benzer bir kapısı var. İçeriye girp çıkan adamlar görüyorum. O esnada büyük bir yangın görüntüsü. Sonra da patlama sesleri. Önce patladı, sonra mı yandı yoksa yangının etkisiyle patlamalar mı oldu bilmiyorum. Kapının şeklinden... Yangın görüntülerinden ve yangından önce gelen kimyasal bir koku dışında hakkında bir bilgim yok." Kaydı görmek için tıklayınız veya FORUMDAKİ tartışmasına katılmak için tıklayınız

Son Güncelleme: Perşembe, 14 Şubat 2013 09:58
 
22 Gün Önce: Toplu Taşıma Aracında Katliam e-Posta
Evrenin Dili Yönetimi tarafından yazıldı.   
Çarşamba, 23 Ocak 2013 14:54

Gerçekten inanılmaz. Bundan daha iyi nasıl anlatılır. Keşke olumlu şeyleri algılamak daha çok olsaydı... Ama algının doğasında bu var. %70-80 kötü ve olumsuz olaylar algılanıyor. Gerçekleşen öngörü açısından sevindirici, ama olay açısından üzücü! Ölümler var. Ama diğer yandan bu olay zaten olacağı için görüldü! olmasaydı zaten görülmeyecekti! Oradaki kurbanlardan birilerinin anlık korkusu veya acısı, zamanın koridorlarında o kadar güçlü bir etki yaratmış ki, 22-23 gün kadar geriye etki edip, öngörüyü gören/algılayanın beynine algı olarak ulaşmış... 22-23 gün önceden olay algılanmış... 31 Aralık 2012'de bu öngörü kaydedilmiş... Olayın ayrıntısını için FORUMDA okumak tıklayınız veya Orijinal kaydı görmek için ise buraya tıklayınız

Son Güncelleme: Cumartesi, 16 Şubat 2013 10:17
 
İki gün önceden öngörülen Elazığ tren kazası e-Posta
Evrenin Dili Yönetimi tarafından yazıldı.   
Pazartesi, 07 Ocak 2013 14:29

4 Ocak 2013 tarihinde sitemize, makinist hatasından kaynaklanan bir tren kazasının Ocak ayı içinde, yakın bir zamanda gerçekleşeceği yönünde öngörü algısı kaydedilmişti. 6 Ocak 2013 tarihinde, yani kayıttan 2 gün sonra, Elazığda iki tren çarpışması gerçekleşti. Elazığ'da tren istasyonuna giriş yapan yolcu treni ile manevra yapan yük treninin çarpışması sonucu 2'si makinist, 8 kişi yaralandı.  Alınan bilgiye göre, Adana'dan yola çıkan yolcu treni Fırat Ekpresi, Elazığ'a 25 kilometre mesafede Yolçatı tren istasyonu girişinde manevra yapan bir yük treniyle çarpıştı. 

Son Güncelleme: Cumartesi, 16 Şubat 2013 10:16
 
Eski Çalışmalar ve Eklenen Öngörüler Hakkında

Gerçekleşen öngörülerinizi  ve rüyalarınızı buradan FORUMA YAZIN. Haber linki ve açıklamasını da eklemeyi unutmayın lütfen... Sitedeki duru ve rüyaları kendi adınızı seçerek veya gerçekleşenler-gerçekleşmeyenler, kategorilere göre arama yapıp alt alta görebilirsiniz. Sadece kendi adınızı seçtiğinizde bir DURU veya RÜYA günlüğünüz oluşacaktır. Kendi adınızı + gerçekleşenler seçeneğini bir arada seçince, ARAMA yaparsanız, duru veya rüyalarınızdan gerçekleşenleri alt alta görebileceksiniz. Değişik kombinasyonda aramaları yapabilirsiniz. Diğer kişilerin duru ve rüyalarına da benzer şekilde DURU-RÜYA ARA kısmından bakabilirsiniz. Aşağıda daha önceki çalışmalarımızı ve vaka araştırmalarımızı görebilirsiniz.

 

Sarai Sierra: Uzaktangörü ile Yer Bilgileri ve Analizi (2013)

Kayseri'de Kaybolan 3 Şeker Çocuk Hakkında Durugörüler (2011)

Kayserili Çocuklar Hakkında Uzaktangörülere Genel Yorum (2011)

Selde Kaybolan Dila Manav Konum Bilgisi (2009)

Cem G. ve Münevver K. Cinayeti Hakkında Tüm Durugörüler (2009)

Daha fazlası için "Kayıplar ve Üzerine çalışma yaptıklarımız"

 

Uzaktangörü ile Çizim Denemelerine Katıl, Yeteneğini Keşfet!


 
Kendiliğinden Yangın Çıkan Evler: Neden Oluyor?
Sultan Tarlacı tarafından yazıldı.   
Çarşamba, 26 Aralık 2012 07:53

Bu olayın adı: "Tekrarlayan Pyrokinetic Poltergeist Phenomena" yani "Bilinçaltı Zihin Etkisi ile ortaya çıkan, tekrarlayan, kendiliğinden yanmalardır". Pirokinezi olayın yakma kısmını, poltergeist ise tekinsiz yer kısmını ifade eder. Kendiliğinden taşlanan, nesnelerin hareket ettiği tekinsiz evlerin farklı bir şeklidir.  Yanma olayının adı PİROKİNESİS'dir. Ardında - kontrolsüz - yeteneğinin ve nasıl olduğunun farkında olmayan bir çocuk vardır. Zihnin-maddeye etkisini bilmeyen... Kontrol edemeyen... Olaylar ve yanmalar çevre veya ortam odaklı değil, kişi odaklıdır. Konuyla ilgili yabancı literatürde 1848 yılından bu yana incelenmiş bir çok vaka var. Hatta bu vakalar Parapsikolojinin doğumuna neden olmuştur. Bu  tanım bir çok kişiye saçma gelse de cin, şeytan veya beklemiş yağ-kir açıklamasından çok daha mantıklıdır.

Son Güncelleme: Perşembe, 07 Kasım 2013 12:19
 
En Çok Yorumlananlar PDF Yazdır e-Posta
Sultan Tarlacı tarafından yazıldı.   
Perşembe, 13 Eylül 2012 05:33

.

Son Güncelleme: Perşembe, 14 Şubat 2013 09:51
 
Parapsikoloji ve Polis PDF Yazdır e-Posta
İlknur ALPTEKİN DOĞANAY tarafından yazıldı.   
Salı, 08 Mart 2011 07:47

HALA İNANMAYANLAR VAR: PSİŞİK DEDEKTİFLER
Her şey 1972’de Puthoff, New York’lu sanatçı ve yazar İngo Swann ve emekli polis memuru Pat Price’ın şans eseri tanışmasından sonra başlamıştı. Swann ilk ziyaretinde, bir beton altında örtülü bulunan bir manyetometreyi sadece görerek değil, aynı zamanda onu bozarak da bir paniğe yol açmıştı.

Price ilk girişiminde tam bir başarı sağlamıştır. “Orası, Hoover Tower gibi görünüyor.” demişti ve orası, Puthoff’un tam olarak bulunduğu yerdi. Araştırıcılar kısa bir sürede deneyimsiz amatörlerin de başarılı sonuçlar elde edebileceklerini buldular. Targ’ın bir arkadaşı olan fotoğrafçı Hella Hammid de ilk denemede başarılı olmuştu ve takımın yıldız görücülerinden biri olmaya başlamıştı. UG programı birkaç hafta sonra yoluna girmişti, devletten gelen iki adam çok ilgi göstererek ve çek defterlerini sallayarak şans getirmişti. Böylece, 20 yıllık gizlilikten sonra 1995 yılında, her şeyin baştan beri CIA tarafından kurulduğu resmen kabul edilmişti. (Savunma İstihbarat Topluluğu projeyi bir süre için üstüne almıştı ve diğer başka örgütler de buna dahildi ve belki hala dahildir.)

CIA çalışanlarının neyle ilgilendiğine hiç şüphe yok; görücüler körfez bölgesinden çok daha uzaklara yolculuk yapabildiklerini göstermişti. Swann, Jüpiter’e bir göz atmak için uzaklaşıp onun çevresinde bir halka olduğunu duyururken (NASA bunu bir süre sonra doğruladı), Price şaşırtıcı bir şekilde, çok gizli bir Sovyet nükleer arazisinin doğru tarifini vermişti. Sonraki bir görücü olan, Amerika Ordusunda görevli istihbarat memuru Joseph McMoneagle (Cariton TV’sinde, Paul Mckenna’nın “Paranormal Dünyası” programında görülmüştür.) Mars’ın daha detaylı bir tarifiyle gelmiştir, bu tariflerin arasında orada bir zamanlar yaşam olduğu da vardı. Bu da aşağı yukarı doğrulanmıştır.

Joseph McMoneagle, 1984’te, Merit nişanıyla ödüllendirilmişti. Bu başarısı onu, “diğer kaynaklardan elde edilemeyecek olan hayati ve çok önemli bilgileri üretmesini sağlayan, zeki iletişimde bir devrim sağlayan özel bir zeka projesinin orijinal plancılarından ve aksiyonerlerinden biri olarak” ünlendirmişti.

Ama CIA 1995 yılında, bu kadar kullanışlı olan bütün projeyi bitirdiğini ilan etti. Aynı zamanda American Institutes of Research’ten (Amerikan Araştırma Enstitüsü) uzagörünün (durugörü) bilgi üretmede başarısız olduğuna ve daha fazla kullanılmasına yetki verilmediğine dair bir rapor almıştı. İlk komplo teorisi kuralı; resmen inkar edilinceye kadar hiçbir şeye inanmamak gerektiğidir. Ordunun, kendini halka açıklamaya karar veren uzagörücülerinden biri olan David Morehouse’a göre bu, “klasik bir yanlış bilgilendirme kampanyası ve “dikkatle planlanmış bir medya saldırısının” parçasıdır. O, Psychic Warrior (Psişik Savaşçı) kitabında daha da ileri gitmektedir: “Bilgi amaçlı uzagörünün artık tamamen fonlarla desteklenen, çok gizli ve çok korumalı ve hatta çok ölümcül olarak kaldığına inanıyorum.” Onun inancına göre bu, şimdi uğursuz bir şekle, uzaktan etkileme diye bilinen bir hale dönmüştür.

27 Ağustos 1995’te, Kanal 4, yazar Jim Schrakel tarafından sunulan Gerçek X-Dosyalarını göstermiştir. Uzaylılarla irtibat kuranlara ve ekin halkaları ile ilgilenenlere davrandığı gibi nazik olmayan bir şekilde davranacağı umulabilirdi ama o bütün hikayenin iyi bir özetini verdi. Programda, olayla çok yakından ilgili olanlarla yapılan röportajlar vardı ve hatta kendisi bir çeşit uzagörü göstermiş gibi oldu. Bu da bir karşı medya saldırısı türü müdür? Zaman içinde hep birlikte göreceğiz.

 

Cem G. hakkında uzaktangörü ile toplanan bazı bilgiler...

“Tarih ya 15-16 ağustos ya 16 Eylül ya da ramazan bayramı, hareketlenme zamanı, geliş zamanı, hata zamanı, YAKALANMA ZAMANI??” Kira-04.08.2009- Teslim olmadan yaklaşık 40 gün önce kesin tarih söylendi ve sitemize kaydedildi... ilgili yerlere de bildirildi 40 gün önce teslim tarihi. 

"Cem Garipoglu'nu elleri onden kelepceli iki polis arasinda hafif yokus bir yerden inerken gordum, emniyet binasi gibi sanki, üzerinde siyah deri mont ve kot pantolon var." Simay-28.08.2009

"Etrafda gosteri yapanlar vardi, sanki tas falan atmak isteyen oluyor da polis koruyor..." Simay-28.08.2009

“Bir pazarlık var. Telefon görüşmeleri falan. aklıma takıldı acaba cemi teslim edecekler de yetkililerle pazarlık mı yapılıyor. sanki ortalığın biraz sakinleşmesi bekleniyor. sanki kısa bir süre sonra cem birilerine teslim edilecek.” ÇG-08.07.2009

"Hava serin ve cemin üzerinde bir siyah tşhirt var" Papatya-11.09.2009

"Karayolunda mevki belirten tabelada baştarafı okunmuyor sonunda, ...kapı yazıyor, bahçekapı edirnekapı gibi" Çağrı-04.09.2009

"Akşam saattlerinde tutulanacak, hava çok soğuk olacak o akşam, ekim ortası kasım başı" Misi- 04.09.2009

"Saç traşı oluyordu, birisi Cemi traş ediyordu" Misi-10.09.2009 -Tesliminden 7 gün önce

"Tişört siyah, yakada yarasa resmi-kuş-gitar?, uzun saç, sakal baskın" AnKa 03.08.2008
 

 

----------------------

Öngörü tarihi : 22 Aralık 2009,,, “Hava karanlık gibi … ama gece değil… havadan gri iri kar gibi ya da yanardağdan çıkan tüf gibi bir şeyler yağıyor… gri renkli kara da benziyor ama taş mı kül mü anlayamadım…”

Öngörü tarihi : 14 Mart 2010 … “Bir krater ağzı.. tepeden yandan bakıyorum… hava sakin, hafif karanlık… kapalı… birden kraterden lavlar püskürmeye başladı !!! yer… bilemiyorum… ama soğuk ve karanlık bir dağ… ürkütücü… sanırım bir yanardağ patlayacak !!! iki gün üst üste gördüğüm duruların ikincisinde ise kutuplardayım… her yer buz kütleleri ile kaplı… yakıcı bir soğuk… iki kara parçası var buzulların arasında… hareket ediyor, kayıyor… orada olmak hoşuma gitmedi… neler olduğunu anlayamadığım tuhaf hareketler vardı…”

Tarih 21 Mart 2010 … Sadece bir hafta sonrası… İzlanda’da Eyyafyallayöküll buzulu altındaki yanardağ, tam 190 yıl sonra gece yarısı püskürmeye başladı…

Gerçekleşen onlarca öngörü… aralarında kamuoyunun uzun süredir gündeminde olan “Münevver Cinayeti” de var. Katil zanlısı Cem G.‘nin yakalanış tarihi, 40 gün önceden, üzerinde olan kıyafeti ve saç tıraşı ve sakalı ile ilgili tanımlamalar da yakalanışından bir hafta önceden öngörü olarak bilindi…

İnternet ortamında popüler bir paylaşım sitesinde resmi olmayan bir grup kuruldu adı : www.evrenindili.com Basında çok yankısı olan Münevver Karabulut cinayeti ve Kayseri’deki kayıp çocuklar ile ilgili uzaktangörü ve durugörü ile ilgili yer araştırmaları yapıldı. Bu çalışmalar polis teşkilatına bilgi olarak gönderildi. 


DURUGÖRÜ, UZAKTANGÖRÜ

Duyu dışı algılama, normal duygularla yani görme, işitme, tatma, koku alma ve dokunma ile algılanamayan, zaman ve mekan sınırı olmayan bilgiye ulaşabilmek… Bu yeteneğe sahip olabilmek… Korkutucu olduğu kadar gizemli ve ilginç de… Ve bir o kadar da gerçek… Sezgi ya da altıncı his olarak bildiğimiz bu edinim, aslında hepimizde bulunan doğal bir yetenek… Kimisinde uyuyan, kimisinde doğuştan , kimisinde gelişmiş, kimisinde geliştirilebilir… Zaman zaman geçmişte yaşanıldığı gibi tartışmaya ve kötü kullanıma da açık. Ama olumlu yönde ele alınırsa ve yıllarını insan beynini araştırmaya vermiş bir uzmanın önderliğinde olursa getireceği artıları bir düşünün…

Grubun kurucusu ve yöneticisi Dr. Sultan Tarlacı, İzmir’de özel bir hastanede Nöroloji uzmanı olarak çalışıyor. Dr. Tarlacı, Türk Nöroloji Derneği altında hizmet veren Nörolojik Yoğun Bakım ve Kognitif Nörobilim Grubu çalışma üyesi. Uzmanlık dalı alanında yayınlanmış tıp kitapları ve makalelerinin yanı sıra Bilinç: Antik Çağdan Günümüze Bilinç-Beyin Sorunu ve Kuantum Beyin: Bilinç Beyin Sorununa Yeni Bilimsel Yaklaşım isimli iki kitabı var bu konulara ilişkin… 2000 ve 2001 yıllarında üst üste TÜBİTAK Beyin Araştırmaları Derneği’nden Araştırma Teşvik Ödülü, 2003 yılında da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Sağlık Bilimleri Ödülü olan Dr. Tarlacı, bu konulardaki bilgi birikimini, sosyal paylaşım sitesinde tüm meraklılarıyla paylaşıyor. Durugörü ve uzaktan görü yeteneği olan kişilerden oluşan grubuyla ve tüm meraklılarıyla kamuoyunu ilgilendiren birçok bilinmezin üzerine yoğunlaşıyorlar. Sitenin 1.251 üyesi var bunlardan biri de benim…

“PARAPSİKOLOJİYE ÇÖPLÜK GÖZÜYLE BAKILIYOR”
Bilimsel yöntemi ve uygulaması çok tartışılan birçok konuyu içeren Parapsikoloji’nin, yanıtlardan çok sorulardan oluşmasını; bu konuda bilim adamlarının sesinin az çıkmasına bağlayan Dr. Sultan Tarlacı bakın neler diyor ;

“Tıpkı metafizik gibi kenarda olan, tam bilim olarak olgunlaşmamış bir çalışma alanı Parapsikoloji… Kelime anlamına baktığınızda da psikolojinin ötesinde, ardında, kenarında manasında. İçerdiği konular arasında durugörü, telepati, psikokinezi (cisimleri hareket ettirme), öngörü, spiritüalizm (bedensiz ölü ruhlarla bağlantı kurma sayılabilir. Bunlar arasında durugörü ve uzaktangörü, farklı zaman ve mekanlarda oluşan olaylarla ilgili bilgiyi; normal insanlardan farklı olarak bilebilmek ve hissedebilmek olarak tanımlanabilir. Telepati, toplumda daha iyi bilinen bir kavram. Bir zihinden diğerine düşünce iletişimi olan telepatide, doğrudan içsel deneyime ait bilgi birikimi aktarımı vardır. Ama Parapsikoloji’ye daha çok bir çöplük gözüyle bakılıyor. Bilgisayar çöplüğü gibi… Evet, içerisinde saçma sapan şeyler de var ama bu çöplük içerisinde altın değerinde bazı şeyler de var. Bunları bilgisayar çöplüğünden bilimin içerisine geri almak gerekir.”

Dr.Tarlacı, ülkemizde parapsikoloji ile ilgilenenlerin üniversite kapılarından içeri sokulmamasına ve bu nedenle de bilimsel araştırmaların azlığına dikkat çekerek şöyle sürdürüyor sözlerini;

“Artık ülkemizdeki üniversitelerin de yurt dışındaki bazı örneklerde olduğu gibi konuya önem vermeleri ve henüz paradigma öncesi evrede olan Parapsikoloji’ye üvey evlat muamelesi yapmaktan vazgeçmesi gerek. Akademik kurumlarımızda, resmi üniversitelerimizde, özel üniversitelerimizde hatta polis ve askeriye destekli parapsikolojik durugörü ve uzaktangörü araştırmaları yapılmalı. ABD ve Rusya’da 1965-1995 arasında özellikle askeri destekli yıllarca süren araştırmalar yapıldı. Yine yıllardır Avrupa ve Amerika’da polis teşkilatları bilgi toplayamadıkları ve sonuca ulaşamadıkları olaylarda bu tür hassas kişilerden yararlanıyor. Hatta çok ünlü bir uzaktangörü’cü kayıp çocuklarla ilgili 18 vaka üzerine çalıştı ve bunların 5 tanesinin bulunmasını bizzat sağladı. Bu bile hiç yoktan iyidir. Burada şunun da altını çizmek lazım ki bu vakalarda polisin elinde tek veri dahi yoktu ve bulunma olasılıkları sıfırdı. Bana göre uzaktangörü ile kimsenin erişemeyeceği bir bilgi edinebiliyorsak, bu bilgi çok sönük, silik bile olsa sıfır sonuçtan yani elin kolun bağlı olmasından daha değerlidir.”

Konuya bilimsel açıdan yaklaşıp değerlendirmek önemli… Bu işin şarlatanlığını yapanlar ve üfürükçüler bol memlekette… Bilim adamları konuya sahip çıkıp desteklenirse, işin şarlatanlık boyutu ortadan kalkar ve bu tür hassas kişilerin yetenekleri olumlu ve gerek duyulan önemli alanlarda kullanılır.

Bu arada felaket tellalığı gibi görülmesin ama sitede son olarak yer alan bir uzakgörüye de burada yer vermek istedim… Yazımın girişindeki yanardağ felaketini önceden tahmin eden aynı rümuzlu kişinin bir öngörüsü bu… olmaması temennisiyle paylaşıyorum :

“İstanbul’da deprem algıladım. .. Bu sefer deprem olacak demeye dilim varmıyor… 5-8 Mayıs arası İstanbul’da büyük bir deprem yaşanacak sanırım… 3-8 Mayıs arası… 4 Mayıs çiçek fırtınası günü deprem olacak İstanbul’da… Durugörü’de deprem oldu. Türkiye’nin kuzey batısı ve arkamdan bir sürü insan bu kapıdan geçti… fuarın standları yıkılacak depremde… Ve fay kırılıyordu !!”

 

Son Güncelleme: Perşembe, 14 Şubat 2013 09:52
 
Durugörüyü en sade biçimiyle nasıl tarif ediyorsunuz? Zaman, mekan ilişkisi nasıldır? PDF Yazdır e-Posta
Sultan Tarlacı tarafından yazıldı.   
Çarşamba, 29 Eylül 2010 12:06

Bazıları buna 6. his adını da verirler. Ya da sezgi, malum olma, içe doğma da denir bu yeteneğe. Küçük farklarla hepsi aynı şeye gönderme yapsa da durugörü başlıbaşına en ileri aşamasıdır. Durugörü, en basit tanımla, normal duyularla ulaşılamayan bilgiye ulaşmaktır. Diğer bir ifadeyle, beş duyumuzla ulaşamayacağımız bir yerden veya zamandan bilgi almaktır. Bu genelde kişi tam uyanıkken yani gündüz uyanıklığında olur. Daha iyi anlaşılması için, normal duyu nedir önce ondan bahsedelim. Bilgileri günlük yaşamda, dış dünyadan duyu organlarımız aracılığı ile elde ederiz. Günlük yaşamda, bir şeyi ya görür, ye sesini işitir, ona ya dokunur, koklar veya tadını alarak dış dünyadan bilgiler alırız. Duyu organlarımızı kullanmadan bir bilgi edinemeyiz. Bir tren kazasını bilmeniz için, ya gazeteden okumanız, ya olaya şahit olmanız ya da TV’den haberini izlemeniz lazım. Ya da birisi size olayı anlatmalıdır. Yoksa böyle bir olay hakkında bilginiz olamaz. Ancak, bazı darklı ve yetenekli insanlar, bu duyu organlarını kullanmadan da bazı şeyler işitebilmekte, görebilmekte, koku-tad algılayabilmektedirler. Bu şekilde geçmişte olmuş olayları veya gelecekte olabilecek olayları algılayabilmektedirler. Bu tür bir hadisenin görme ile ilgili olanına “durugörü” diyoruz. Ama bu duruişiti, durutat, durukoku, durudokunma da olabilir. Yani birisinin dinlediği müziğin ritmini, yediğinin tadını algılayabilirsiniz.

Son Güncelleme: Cumartesi, 16 Şubat 2013 22:12
 
GAYB bilinir mi? PDF Yazdır e-Posta
Sultan Tarlacı tarafından yazıldı.   
Çarşamba, 29 Eylül 2010 12:03

Bazı arkadaşlar dinsel sınırlamalarla, eleştirmekte ve karşı çıkmaktalar. "GAYB bilinemez, gelecek bilinemez gibi..."

Bu gelecek bilinemez iddialarından sonra, Kur'anda  bütün GAYB geçen yerler incelendiğinde, Sonuç; 3 anlamda GAYB kullanılmaktadır.

1. Yukarıdaki-aşağıdaki, büyük-küçük, görünen-görünmeyenin SAKLI bilgisi. Yani, insanın bilemeyeceği bir bilgi. Buradan anladığım, daha çok HERŞEYİN TEORİSİNi yapmak için gerekli denklemlerin insan açısından mümkün olamayacağı ve bunu sadece belli oranda bilebileceği. Örneğin, Heisenberg'in belirsizlik prensibi. Bu der ki, bir elektronun konum ve momentumunu aynı anda bilemezsiniz. Bu bilimin kraliçesi Kuantum Fiziğinin yetersizliğinden değil, doğanın özelliğindendir. Konumu bilirseniz kesin olarak, momentum belirsizliği SONSUZ olur. Momentumu bilirseniz, KONUMU sonsuz belirsiz hal alır.Ama kanımca, buradaki GAYBden anlaşılan, TANRI için bu sınırlamanın olmadığıdır.

Son Güncelleme: Pazar, 04 Ağustos 2013 15:44
 
Ölüme yaklaşma deneyimi (ÖYD) ve nörobiyolojisi PDF Yazdır e-Posta
Prof. Dr. Ertuğrul Eflel, Klinik Psikofarmakoloji Bülteni 2009;19:193-205 tarafından yazıldı tarafından yazıldı.   
Cumartesi, 29 Mayıs 2010 08:33

Ölümden dönenlerin bir kısmında travma sonrası stres bozukluğu gelişse de daha az bir kısmında “ölüme yaklaşma deneyimi” (ÖYD) denilen farklı bir deneyim yaşanır. Bu deneyim kişilerce “olağanüstü, ruhanî ya da dinî” bir deneyim olarak algılanır. ÖYD sırasında fiziksel bedenden ayrılma, kâinatla birleşme, uzay ve zamanın aşılması gibi sıra dışı hisler yaşanır, huzur ve öfori emosyonları eşlik eder, parlak bir ışıkla ya da ölen bir akraba veya bir din büyüğü ile karşılaşma gibi yaşantılar olur (96,97). Birçoğunda “tünel deneyimi” denilen ucunda aydınlık bir ışık görünen bir tünelde olduğunu görme, uçarak yükselme ve dünyayı yukardan görme gibi deneyimlerin de yaşandığı bildirilmektedir.

Son Güncelleme: Salı, 19 Şubat 2013 07:10
 
« BaşlangıçÖnceki12SonrakiSon »

Sayfa 2 / 2