Giriş Yap-Kayıt Ol
Bir Kelime Öğren
GESTALT |
Uzaktan Görü |
Pirokinesis |
Kelimeler
. | GESTALT |
. | Uzaktan Görü |
. | Pirokinesis |
. | Cadı Tahta |
. | Zombi |
Designed by: |
Ana Sayfa » Parapsikoloji Genel
Parapsikoloji Genel
Parapsikoloji Genel/Öngörüler
Yazar:Sultan Tarlacı
1929 yılında, bir Hint mihracesi, Atatürk’le görüşmek ister ve randevu için Cumhurbaşkanlığı’na müracaat eder. Bu isteği kabul edilen mihrace, görüşmeden sonra Atatürk’e Hint işi ipek bir seccade hediye eder. Bu armağan, Atatürk’ün İstanbul’a geldiğinde sıklıkla ikamet ettiği Pera Palas’taki 101 numaralı odaya gönderilir. Atatürk’e 1929 yılında, ölümünden 9 yıl önce hediye edilen seccade ve üzerindeki saatin ayrıntılı görünüşü.
|
Parapsikoloji Genel/Ölüm ve Ötesi
Yazar:Prof. Dr. Ertuğrul Eflel, Klinik Psikofarmakoloji Bülteni 2009;19:193-205 tarafından yazıldı
Ölümden dönenlerin bir kısmında travma sonrası stres bozukluğu gelişse de daha az bir kısmında “ölüme yaklaşma deneyimi” (ÖYD) denilen farklı bir deneyim yaşanır. Bu deneyim kişilerce “olağanüstü, ruhanî ya da dinî” bir deneyim olarak algılanır. ÖYD sırasında fiziksel bedenden ayrılma, kâinatla birleşme, uzay ve zamanın aşılması gibi sıra dışı hisler yaşanır, huzur ve öfori emosyonları eşlik eder, parlak bir ışıkla ya da ölen bir akraba veya bir din büyüğü ile karşılaşma gibi yaşantılar olur (96,97). Birçoğunda “tünel deneyimi” denilen ucunda aydınlık bir ışık görünen bir tünelde olduğunu görme, uçarak yükselme ve dünyayı yukardan görme gibi deneyimlerin de yaşandığı bildirilmektedir.
|
Parapsikoloji Genel/Psikokinezi
Yazar:Sultan Tarlacı
Son yıllarda alternatif tedavi yöntemleri arasında sayılmaya başlanan “uzaktan iyileştirme” bir çeşit, uzaktan etkileme yöntemidir. Uzaktan iyileştirme, “bilinçli olarak bir kişi tarafından, başka bir kişinin fiziksel veya duygusal iyilik halinin sağlanması için yapılan girişim” olarak tanımlanır. Uzaktan iyileştirme durumlarında “duacı” denen birisi kullanılır. Duacı bazen hastanın resmine bakarak, bazen de yoğun bakımda uzaktan hastayı görerek iyi dileklerde bulunur.
|
Parapsikoloji Genel/Durugörü
Yazar:Prof. Dr. Ertuğrul Eflel, Klinik Psikofarmakoloji Bülteni 2009;19:193-205 tarafından yazıldı
“Rabbin sizinle ettiği ahdin levhalarını almak için dağa çıktığım zaman, dağda kırk gün kırk gece kaldım, ekmek yemedim ve su içmedim. Ve vaki oldu ki kırk günün ve gecenin sonunda Rab bana iki taş levhayı, ahit levhalarını verdi” (Tesniye, Bap: 9: 9–10)
Son yıllarda mistik deneyimlerin bir tür limbik-temporal lob atağı ya da en azından bu bölgelerin aşırı uyarılmışlıkları ile giden durumlar olabileceği öne sürülmektedir. Epilepsi ile dinin ilişkisinin fark edilmesi aslında tarih öncesi dönemlere kadar gider. Eski Yunanlılar epilepsiyi “kutsal hastalık” olarak adlandırmışlardı. 20. yüzyılın başından itibaren de birçok yazar epileptiklerin bir kısmında aşırı dindarlığın görüldüğünü bildirmeye başladılar (73). Aziz Paul, rahibe Teresa, vaftizci Yahya gibi birçok Hıristiyan azizinin epileptik belirtiler gösterdikleri bilinmektedir (74,75). Dinî belirtiler epilepside, aura sırasında, iktus sırasında, postiktal dönemde, ya da nöbetlerin arasında (interiktal dönemde) görülebilir (75,76). Özellikle TLE’si olanlarda iktal ya da interiktal dönemlerde mistik deneyimler sıklıkla yaşanır (75,77). TLE’nin bir aurası olarak “birisinin varlığını hissetme” (sensed presence) ya da bazen gelecekte ne olacağını hissetme (önceden bilme) şeklinde bir algılama bozukluğunun görülebileceği bildirilmektedir (78,79). TLE’lilerde nöbet sırasında ise, ani depersonalizasyon ve derealizasyon hisleri, farkındalıkta artış, ani görsel ve işitsel halüsinasyonlar, örneğin gökyüzünden İsa’nın indiğini görme, göğün açıldığını görme ve Tanrının sesini işitme gibi mistik belirtilerin yaşanabildiği bildirilmektedir (74,80). Örneğin, Sokrat’ın kendi söylediklerinden ve onun hakkında yazılanlardan zaman zaman “kutsal işaret”i algıladığı, işitsel hallüsinasyonlarla giden epizodlarının olduğu anlaşılmaktadır. Sokrat bunu “benim kâhinlik gücüm” diye isimlendirmektedir. Sokrat’ın yaşadığı bu deneyimlerin de aslında TLE’nin basit parsiyel nöbetleri olabileceği ileri sürülmektedir (81). “Ekstazik nöbetler” denilen temporal nöbetler aşırı memnuniyet, sevinç, coşku ve vecd hali ile giden nöbetlerdir. Hasta bunları daha sonra hatırlar, bazen yeniden yaşamak ister. Çoğunlukla sağ temporal lobun işlevlerindeki bozukluğun mistik ve dinî deneyimlerle birlikte olduğu bildirilmektedir (75,82). Tüm bu bulgulardan hareketle, mistik deneyimlerin temporal lobun derinliklerindeki geçici elektriksel mikronöbetlerden ibaret yaşantılar olduğunu ileri sürenler vardır (74,83). Yine, yükseklerde mistik deneyimlerin sık yaşanmasının ya da İslamî tarikatların ayinleri sırasında sık ve temposu değiştirilmiş nefes alıp vermeler ile transa geçilmesinin de kan oksijen saturasyonundaki değişikliklerin tetiklediği temporal epileptik fenomenlerle ilişkili olabileceği düşünülebilir. Bazı yazarlar epilepsi ile mistik deneyimlerin ilişkisini açıklarken, bu iki durumun ve bir de sanatçı yaratıcılığının aslında beyindeki aynı olaydan, bazı beyin yapılarındaki nöronların hipersenkronize aktivitesinden kaynaklandığını, arada sadece şiddet farkı olduğunu ileri sürmektedirler (74). Yani bir dereceye kadar sadece artistik yaratıcılığı ya da mistik deneyimleri başlatan ya da besleyen bu hipersenkronize nöronal aktivite, aşırı bir duruma geldiği zaman ya da ulaşmaması gereken beyin yapılarına ulaştığı zaman epileptik nöbetlere yol açıyor olabilir. Birçok yaratıcı sanatçının (Dostoyevski, Van Gogh gibi) ay-nı zamanda epileptik olmaları da bu hipotezle uyuşmakta gibi görünmektedir. Temporal lob epilepsisinde, sanatçıların yaratıcılık süreçlerinde, ya da mistik deneyim sırasında ortak olarak yaşanan yoğunluk hissi ve normalin dışında algılamaların, düşünce bağlantılarının yapıldığı deneyimlerinin sebebi de muhtemelen budur. Memelilerde beynin bazı bölgeleri bu aşırı senkronize çalışma durumuna geçmeye daha eğilimli gibi görünmektedir. Hipokampusun CA3 bölgesi ve vizüel neokorteks yapıları nöronlarında bu eğilim belirgindir. Bu nöronların özellikle ritmik müzik, dans gibi ritmik hareketler ve ışık uyaranlarına cevap olarak hipersenkronize deşarj durumuna geçtikleri bilinmektedir. Ritmik müziğin ve dans gibi ritmik beden hareketlerinin hemen tüm mistik gruplarca vecd halini tetiklemede kullanılmasının nedeni bu olsa gerektir (74). Epileptik hastalarda nöbetlerden hemen sonra ya da nöbetler arasında görülen epileptik psikozların bir kısmının da dinî hezeyanlarla gittiği bildirilmektedir (75,85). Postiktal psikozların %27’sinin dinî deneyimlerle gittiği bildirilmiştir (86). Postiktal psikozlarda mistik delirler, büyüklük delirleri, baskılanmamış cinsel davranışlar ve yükselmiş mizaç sıklıkla görülür (86). TLE’lilerin bir kısmının nöbetler arası dönemlerde “hiperspiritüel” oldukları bilinir (76). Epileptik kişilik özellikleri denilen özellikler çok yazma, ruhanî ve dinî deneyimlere yatkınlık ve cinsel istekte azalmadan ibarettir. Bu hastalarda sıkça görülen çok yazma belirtisi de, bu kişilerin bu deneyimleri yaşadıktan sonra oturup bunu dinî biçimde yorumlayan kutsal kitaplar yazmalarında bir et-ken olmuş olabilir (87). Kiliseye giden kişilerde yapılan bir araştırmada TLE’si olanların diğerlerine oranla daha yüksek dindarlık skorlarına sahip oldukları, daha çok postiktal psikozlarının ve bilateral serebral işlev bozukluklarının olduğu bildirilmiştir (73). TLE’lilerde nöbetler arasındaki dönemlerde dinî inançlarda yoğunlaşma ya da din değiştirmeler de sıkça gözlemlenir (75,76). Aşırı dindarlığın eşlik ettiği epileptiklerde dindarlığın olmadığı epileptiklere kıyasla sağ hipokampusun hacminde azalma tespit edilmiştir (84). Sağlıklı insanlarda yapılan çalışmalarda da parsiyel epileptik benzeri belirtilerle kişiliğin “ruhanîlik” bileşeni arasında anlamlı ilişki olduğu bulunmaktadır (88). Dinden ani dönüşlerle temporal lob epilepsisi arasında da bir ilişkinin olduğu ileri sürülmektedir (89). Bunun tipik örneği İsa’nın havarilerden birisi olan Aziz Paul’dur. Aziz Paul önceden Hıristiyanlığın düşmanı katı bir Yahudi iken, bir gün çarşıda bayılmış, o sırada görsel hallüsinasyonlar yaşamış ve o günden sonra Hıristiyanlığa geçerek onun en büyük propagandisti olmuştur. Mistik deneyimde nörotransmitterlerin rolü Mistik deneyimlerin serotonerjik sistemin bozukluğundan kaynaklanıyor olabileceği ileri sürülmektedir. Örneğin serotonerjik bir madde olduğu bilinen liserjik asit dietilamid (LSD)’in sarhoşluğu sırasında ortaya çıkan değişiklikler mistik deneyim sırasında yaşanan değişikliklere çok benzemektedir (90). LSD intoksikasyonu sırasında da şeylerin anlamının derinleşmesi, evrenle bütünleşme, duyusal algılamaların yer değiştirmesi (sinestezi), zaman algısının değişmesi ve iç ve dış dünyanın ayırt edilemez oluşu gibi belirtiler gözlenmektedir. Mistik deneyimlerde serotonin sisteminin rolüne dair bir başka veri de karakter ölçeğinde aşkınlık (self-transcendence) skoru (özellikle ruhanîliğin kabulü skoru) yüksek olanlarda 5-HT1 serotonin reseptörlerinin bağlama kapasitesinin azalmış olduğu bulgusudur (91). Ruhanîliğin kabulü, nesnel olarak izah edilemeyen olayları kişinin algılamasını ölçer, bu skoru yüksek olanlar duyu dışı algılama ve bazı olayları üst bir güçle (Tanrı, ya da evrenin enerjisi vs.) açıklama eğilimindedirler. Bununla uyumlu olarak duygu durumu bozukluğu olan İtalyan hastalarda yine kişiliğin aşkınlık bileşeni ile 5-HT1A reseptör geni polimorfizmi (azalmış 5-HT1A otoreseptör ifadesine ve dolayısı ile artmış serotonerjik aktiviteye neden olur) arasında bir ilişkinin bulunduğu gösterilmiştir (92). Dinî inancın serotonerjik sistemle ilişkisinin bir diğer göstergesi dinî inançlarla OKB’un birçok bakımdan benzerliğinin ve ilişkisinin bulunmasıdır (93). OKB ya da OKB’ye benzeyen belirtiler dindar insanlarda daha sık görülmektedir (46,47,94). Her ikisi de katı ritüellerin yapılmasını gerektirir ve bu ritüellerin yapılması “tamamlık” hissini doğurur. Her ikisinde de ritüellere uyulmaması belirgin anksiyeteye ve suçluluk hislerine neden olur. OKB ile dindarlığın aynı bireylerde sıkça birlikte bulunmasının açıklamasını bu tür dindar insanların akıllarına zorla giren düşünceleri kabul edilemez olarak değerlendirmeleri ve bunun aşırı derecede rahatsızlık oluşturarak OKB’a yol açıyor olabileceği şeklinde yapılmaktadır (94,95).
Sağlam bir serotonin sistemi normal organizmada duyusal uyaranlar üzerinde baskılayıcı ve filtreleyici bir rol oynar, böylece gereksiz uyaranların bilinç düzeyine ulaşması engellenir. Bu sistem bozulduğunda (LSD etkisiyle ya da mistiklerin uzun süreli eğitimlerinin sonucunda) filtre zayıflıyor ve kişi normalde algılamadığı şeyleri algılamaya başlıyor, bu şekilde mistik algılamalar ortaya çıkıyor olabilir (90,91). Alıntıdır: Prof. Dr. Ertuğrul Eflel, Klinik Psikofarmakoloji Bülteni 2009;19:193-205 tarafından yazıldı
| 18713 tıklama | Email
|
Parapsikoloji Genel/Psikokinezi
Yazar:Sultan Tarlacı
Parapsikoloji bilimsel yöntemi ve uygulaması tartışılan birçok konuyu inceler. Bu alanda biliminsanlarından çok şarlatanların sesi çıkar. Toplum önünde genellikle popüler olmaları nedeniyle şarlatanlar bulunur. Biliminsanlarının sesinin az çıkmasından dolayı yanıtlardan çok sorulardan oluşan bir konudur. Parapsikoloji, tıpkı metafizik gibi kenarda olan ve tam bilim olarak olgunlaşmamış bir çalışma alanıdır. Kelime anlamı olarak psikolojinin ötesinde, ardında, kenarında bulunan manasındadır.
|
Parapsikoloji Genel/Uzaktangörü
Yazar:Sultan Tarlacı
DuRu ile Yapılan Uzaktan Teknik Durugörü Çalışmaları
Hedef Çizim
Durugörücü Tarafından Çizilen
Bu hedef çizimin, sağdaki gibi, içerdeki A harfi kayık gözükse de çok başarılı bir çizim olarak kabul edilebilir.
Astronomi Yılı, 11/06/2009
Hedef Çizim
Durugörücü Tarafından Çizilen
ellerimle dünyayı tutmuşum belki AY olabilir ama tuttuğum mavi renkti. Hilal şeklinde karşılıklı şekil.
İğde YEşİLİ açık ama parlak yani sonra altın sarısı turuncu daha açık sarı ÇÖL sarısı MAT.. ama bu renkler akıyor sabir değil yuvarlak bir yıldız ama akıcı bir hal var şekil değiştiriyor gibi, daha sonra İO kaç tane diye dikkat etmeye başladım açıkcası sayamadım tek tek sayılacak gibi şeyler görmedim. bir rakam görebilirmiyim diye uzun süre bekledim ama nafile...ama sanki bir ahtapot veya deniz anası gibi saçak saçak bir çok...
Jüpiterin sembolu
Etrafında fazla yoğun olmayan bir sis var, sanki hani sigaranın halk halka dumanı içinde gibi kapatmadan flu var yok arası duruyor ama hareketli jüpiteri çevrelemiş.
| 18404 tıklama | Email
|
Parapsikoloji Genel/Uzaktangörü
Yazar:Sultan Tarlacı
Upton Sinclair, yıllarca duyudışı algılama (DDA) ve telepatiyi saçmalık olarak gördü. Yaşamı boyunca sosyalizm ile ilgili bir çok kitaplar yazdı. Sosyalist olduğu halde, duyular dışı algıya zamanla ilgi gösterdi. Eşi Mary Craig ile yaptığı, uzaktan algılama deneyleri ve çizimlerini Mental Radio (Zihin Radyosu, 1930) adlı kitapta topladı. Karşılıklı çizimleri, 60 km mesafelerde de yapıp, uzaklığın etkisini anlamaya çalıştılar. Kitabın girişinde şöyle yazar:
"Ve artık söyleyebilirim ki bulmaca çözüldü. Şimdi gerçekten biliyorum. Size de anlatacağım ve umarım sizi ikna edebilirim. Başkaları ne düşünürse düşünsünler, artık hiç bir şüphe duymayacağım. Biliyorum."
Einstein, Amerikalı yazar Upton Sinclair'ın, telepatiyi konu alan "Zihin Radyosu" adlı kitabına önsöz yazmıştı. Einstein, Sinclair'ın "altıncı his" ile ilgili kanıtlarının göz ardı edilemeyeceğine inanıyordu. Hatta, insanların telepatik yollarla iletişim kurabileceklerini de açıklamıştı. Bu savlarını, zihinsel yeteneklerini geliştirmek için katıldığı seanslara, yani kişisel deneyimlerine dayandırıyordu.
Bu ifadeye rağmen, bilim çevrelerinde, bu harika çalışması ve kitabı yeterli ilgili görmedi. Aşağıda kitabından seçme bazı çizimleri göreceksiniz. Kitabın orijinal metnine ve diğer konularına ulaşabilirsiniz. Aşağıdaki çizimlerde, soldaki harfsiz rakamı olan çizimler, saklanan, gizlenmiş ve uzaktan görücünün görmediği çizimlerdir. Yanında harf olan rakamlar ise (sağdaki çizimler), uzaktangörü ile çizdiği resimledir.
| 16975 tıklama | Email
|
Parapsikoloji Genel/Rüyalar
Yazar:Sultan Tarlacı
3200 yıl önce Çanakkale Boğazı yakınlarında ''Truva'' kentinin barışsever ve cesur insanları, kral Priamos'un idaresi altında uzun yıllar barış içinde bir hayat sürmekteydiler. Bir gün, kral Priamos'un karısı Hekabe bir rüya gördü. Rüyasında, karnından ateşler çıkmakta ve ateşin dumanı, bütün Truva surlarını sarmaktaydı. Hekabe, bu rüyasını önce kocasına; daha sonra da bir kâhine anlattı. Kâhinin yaptığı yorum, hiç de iç açıcı değildi. Ona göre, Hekabe, hamileydi ve doğacak olan çocuk, ilerde Truvalıların başına büyük dertler açacak, kentin yok oluşuna neden olacaktı. Bu kehanete inanan Kral Priamos, çocuk doğduktan sonra bir adamını bebeği öldürmek için görevlendirdi. Savunmasız yeni doğmuş bebeği öldürmeyen Truvalı adam, onu o zamanki adı ''İda'' olan bugünkü ''Kazdağı''na götürüp, bir ormana bıraktı. Nasıl olsa, yabani hayvanlar onu öldürür diye aklından geçirdi. Bebeği dağa bırakıtı ama bir çoban onu bulup yetiştirdi. Bu çocuk, ilerde gerçekten Truvalıların başına dertler açacak ve hatta yok oluşuna neden olacak olan, Atinalı Helen’le büyük aşk yaşayan ünlü Paris'tir.
|
Parapsikoloji Genel/Durugörü
Yazar:Sultan Tarlacı
Durugörü/Uzaktangörü üç gruba ya da tipe ayrılır
1. Sıkı bağlantılı, nesnel olarak kanıtlanabilir delillerin veya olayların algılanmasıdır. Bu bir obje ya da olay olabilir. Bu başka bir odada saklanmış veya arkadaşınızın sakladığı bir nesne olabilir. Bu doğrudan nesnenin görülmesi veya açıklanması ile kanıtlanabilir. Bu uygulamada, durugörünün adı, daha çok uzaktangörüdür. Bizim sayfalarda, ağırlıklı olarak bu kanıtlanabilir durugörülere yer verilmiştir. Bizim ilgilendiğimiz ESAS KANITLANABİLİR OLAN BU ŞEKİLDEKİ DURUGÖRÜLERDİR. Bu daha çok uzaktangörü (remote viewing) denen olayı kapsar. Yapılması kolaydır. Kanıtlanabilirdir, çünkü, saklanan şey sonradan açıklandığında, uyup uymadığı anlaşılabilir. Örnekler için tıklayınız.
2. Zayıf bağlantılı, yeni bir fikrin, yeni bir icatin algılanmasıdır. Burada bilgi kaynağı belirsizdir. Zor kanıtlanabilir bir durumdur.
3. Bağlantısız tip, nesnel olarak kanıtlanamaz. Felsefi ve mistik alanlarla ilgilidir. Hiç bir zaman kanıtlanamaz bilgiler içerirler. Burada kişilerin üstadları ve kaynağı belli olmayan bilgi girişleri olur. Ya da zamansal olarak çok uzak gelecekle ilgili bilgiler vardır ve yaşayıp göremediğimizden kanıtlayamayız.
| 15929 tıklama | Email
|
Parapsikoloji Genel/Uzaktangörü
Yazar:Sultan Tarlacı
Yerküre isimli kişi ile yapılan çalışma. Kısmen başarılı ama diğer iki şekil, fotoğraf makinesi ve kahve fincanı faznteziye kaymış ya da araya parazitler karışmış. Çizim başarılı kabul edilebilir. Hedef nesne İZMİR'de bulunurken, teknik uzaktan çizimcinin bu konuda ilk çizimi (TRV, technical remote viewing) İSTANBUL'dan çizdi.
| 15914 tıklama | Email
|
Powered by AlphaContent 4.0.7 © 2008-2025 - All rights reserved