Sultan Tarlacı tarafından yazıldı.
|
Pazartesi, 18 Şubat 2013 14:30 |
Husserl (1859-1938) “Her bilinç, bir şeyin bilincidir” diyerek önemini vurgular. Husserl, zihin oluşturucu işlevselliğe önem verir. Zihinsel yaşam hem evreni hem de evrenin bir parçası olarak kendisini oluşturur. Oluşturulan bu nesneler, evren ve evrene ait kendilik hep daha temel bir şeye, bir özneye bağlıdır. Husserl, zihinsel sürecin bir şeyin farkındalığı olduğunu savunmuştur. Bununla ilişkili olarak da zihinsel süreçlerle nesneler arasındaki ilişkiyi “yönelmişlik/niyetsellik” olarak adlandırmıştır. Yöneltici süreçler iki temel tipe ayrılırlar: 1. etkin, 2. edilgin ya da otomatik zihinsel süreçler.
Etkin zihinsel süreçler içlerinde yaşayan bir benliğe sahiptir. Edilgin zihinsel süreçlerin içinde yaşayan bir benlik bulunmaz. Etkin olan benlik, zihinsel yaşamın yalnızca bir parçasına yerleşiktir. Benlik nesnelere odaklanan, onlara anlam veren ve ilgilenen öğedir. Benliğin içinde bulunduğu bu süreçler tamamen bilinç teması ile ilgilidir. Bu nedenle Husserl’da zihinsel yaşam ve benlik farklıdır. Bireysel zihinsel yaşam büyük ölçüde “benliksiz” zihinsel süreçlerden kuruludur. Zihinsel süreçler bir kez oluştuklarında var olmayı sonlandırmazlar. Zihinsel yaşamın şimdiki zamanı geçmiş tarafından yenilenir. Zihinsel yaşamın gelecek süreçleri oluşmadan önce, şimdiki zamanda yer alan zihinsel süreçler tarafından “a priori” öncelenir. Böylece ardışıklıkla bir iç zaman doğar ve zihinsel yaşamın kesiklikleri bir bütün olarak algılanır. |